Ünlü yatırımcı Türkiye hakkında konuştu !

Ünlü yatırımcı Türkiye hakkında konuştu !

Türkiye’ye cazip bir yatırım aracı olarak bakan ünlü yatırımcı kim ?

Uluslararası finans piyasalarında önceden “Doktor Kıyamet” olarak bilinen yatırımcı Marc Faber, AA muhabirinin sorularını yanıtladı ve Türkiye’nin yatırımlar açısından cazip bir destinasyon olduğunu söyledi. Faber, Türkiye’ye ilişkin iyimser olduğunu ve 2021’in sonundan bu yana bu görüşünü koruduğunu belirtti. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde varlık fiyatlarının potansiyel yatırımcılar için fırsatlar sunduğunu ve çeşitlendirerek riskleri dağıtmalarını önerdi.

Faber, Latin Amerika’nın, özellikle Kolombiya, Brezilya ve Arjantin piyasalarının cazip olduğunu ve Nijerya, Pakistan ve Sri Lanka gibi ülkelerin de oldukça ucuz yatırım fırsatları sunabileceğini değerlendirdi. Ayrıca, Hong Kong ve Çin hisse senedi piyasalarının da yatırımcılar için alternatif fırsatlar sunduğunu belirtti.

Küresel ekonomik görünüme ilişkin olarak, Faber enflasyonist baskıların ve artan yaşam pahalılığının temel sorun olduğunu ifade etti. Son üç yıl içinde hayat pahalılığının halkın gelirlerinin üzerinde arttığını ve küresel ekonominin olumlu olmadığını vurguladı. Ancak Hindistan gibi bazı ülkeler hariç, halkın yaşam standartlarının düştüğünü söyledi.

Küresel para politikalarını değerlendiren Faber, ABD Merkez Bankası’nın dünyayı neredeyse küresel bir finans krizine sürüklemek üzere olduğunu ancak daha sonra durumu kontrol altına alarak bankaların borçlanmasına destek olduğunu belirtti. Küresel likidite fazlasına dikkat çekti ve gelecek iki yıl boyunca hisse senedi yatırımlarının dikkatli şekilde seçilen yatırımcılar için fırsatlar sunacağına inandığını söyledi.

Faber, küresel politika faizlerinin artmaya devam etmesini beklediğini ve uzun vadede yükseliş trendine gireceğini düşündüğünü ifade etti. Ancak bu oynaklığın varlık fiyatları açısından olumlu olmadığına dikkat çekti.

Ukrayna’daki savaş ortamının sona ermesi gerektiğini belirten Faber, Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasında barış müzakerelerini ilerletebilecek bir konumda olduğunu ifade etti. Ancak ABD’nin barışla ilgilenmediğini ve dünyadaki savaşların çoğunun ABD tarafından çıkarıldığını savundu. Avrupa’daki yaşanan durgunluğun ve gerilimlerin ABD tarafından yönlendirilen politikalar sonucu olduğunu düşündü.